17 Nisan 2013 Çarşamba

''Bütün Şiirleri''nden kalanlar..


Kitap: Bütün Şiirleri / Sabahattin Ali
Hazırlayan: Atilla Özkırımlı
Sayfa: 161  Baskı: 10
Yayınevi: Yapı Kredi Yayınları (YKY)

İyi şiir muhakkak insana bir şey ilave eder, bu şey bazen tez olur; bazen bizim manen daha genişlememizi temin eden bir heyecan olur. Kötü şiir ise, içinde tez bulunsun bulunmasın, bizi ya güldürür, ya tiksindirir. (Syf 28)
------------------------------------------------------------------------------------------------------------
Ne bir dost, ne bir sevgili,
Dünyadan uzak bir deli...
Beni sarar melankoli:
Kafamın içerisi ölür. (Syf 34)
------------------------------------------------------------------------------------------------------------
Aklı kafamızdan sürsek,
İlimin içine tükürsek,
Dünyaya çevirip dirsek
Günümüzü hoş geçirsek...

Gökten ve yerden uzakta,
Neş'e, kederden uzakta,
Düşüncelerden uzakta,
Günümüzü hoş geçirsek... (Syf 35)
------------------------------------------------------------------------------------------------------------
Kimseye soramadığım,
Doyunca saramadığım,
Görmesem duramadığım
Nazlı yarimden ayrıldım. (Syf 36)
------------------------------------------------------------------------------------------------------------
Bakmazsa senin yüzüne
Çok görme elin kızına;
Dışarda serbest gezene
Hapiste yatan hor gelir. (Syf 37)
------------------------------------------------------------------------------------------------------------
Aşıklar sana ne yapsın?
Dudaklar nereni öpsün?
Sen bir acayip şarapsın,
Daha içmeden kandım hey!

Yadını düşürmez dilim,
Sana ulaşır her yolum;
Kirli, günahkar bir kulum,
Yüzüne bakıp yundum hey! (Syf 44)
------------------------------------------------------------------------------------------------------------
Bilmem sihir mi, büyü mü?
Çözülmez aşkın düğümü
Ben sende istediğimi
Buldum ağlayı ağlayı. (Syf 49)
------------------------------------------------------------------------------------------------------------
Gönlüm seninkine yardı,
Aynı şeyleri duyardı;
Ayaklarımız uyardı...
Ben gene sana vurgunum. (Syf 52)
------------------------------------------------------------------------------------------------------------
Kimbilir nasıl güzeldin,
Göklerden yere süzüldün...
Benim alnıma yazıldın
Dünyaya geldiğin zaman. (Syf 53)
------------------------------------------------------------------------------------------------------------
Yabancıyım bu gürültü dünyasına ben.
Etrafımın sözlerine aklım ermedi,
Etrafım da bana asla kulak vermedi.
Senelerden beri hala anlaşamadık,
Ben de kestim anlaşmaktan ümidi artık.

Bir dürbünün ters tarafı gibi bu dünya
En büyük şey, en asil şey küçülür burda.
Burda yalan para eden biricik iştir,
Burda her şey bir yapmacık, bir gösteriştir.
Kimi coşar din uğruna geberir, yalan!
Kimi gider vatan için can verir, yalan!
Bir filozof yetmiş eser yazar, yalandır;
Bir kahraman istibdadı ezer, yalandır.
Şairlerin büyük aşkı fani bir kızdır,
Bu dünyada herkes sinsi, herkes cılızdır.
Ne hakiki aşktan burda bir çakan vardır,
Ne de onu görse dönüp bir bakan vardır,
Her büyüklük cüzzam gibi dökülür burda,
En muazzam ölüm bile küçülür burda.

Benim kafam acayip bir dimağ taşıyor,
Her dakika insanlardan uzaklaşıyor.
Zaman zaman mağlup olsam bile etime,
İnsan olmak dokunuyor haysiyetime.
Büyük, temiz bir arkadaş arıyor ruhum,
İşte rüzgar, şimdi sana sığınıyorum!
Asaletin yeri yoktur gerçi hayatta,
En asil şey seni buldum mu kainatta,
Güneş gibi ne bin türlü ışığın vardır,
Ne de süse, gösterişe baktığın vardır.
Deniz gibi muamma yok derinliğinde,
Bir ferahlık, bir saflık var serinliğinde.
Bir dev gibi küçük, mızmız sesleri yersin,
Allah gibi görünmeden hüküm sürersin. (Syf 58-59)
------------------------------------------------------------------------------------------------------------
Sen benim sevgilimsin, sevsen de, sevmesen de,
Aradığım yerlere benzeyiş buldum sende. (Syf 62)
------------------------------------------------------------------------------------------------------------
Bu sükut çiğnenen bir muhabbetin yasıdır.
Bu sükut bir kömürün içerden yanmasıdır.
Bu sükut beynimdeki cinnetin potasıdır;
Görüp aldanmayınız sessizce durduğumu... (Syf 67)
------------------------------------------------------------------------------------------------------------
Meğer ben ne kadar boş şeylere ağlamışım;
Kalbim hakikat diye bir ihtimale tapmış.
Ne manasız şeylere meğer bel bağlamışım;
Meğer benim peşinde koştuklarım serapmış...

Kimsede bulamadım menfaatsiz bir yürek;
Kadınlar bana yalnız soğuk bir deri verdi.
Bir kardeş sevgisini uzattığım her erkek,
Çamurladıktan sonra kalbimi geri verdi...

Anladım insanlardan geldiğini kederin;
Uzak, herkesten uzak bir hayat süreceğim.
Benim bu inzivama taarruz edenlerin,
Yüzüne hakaretle, kinle tüküreceğim!.. (Syf 68)
------------------------------------------------------------------------------------------------------------
Bu çılgının senden başka muini var mı?
Gitme... Beni senden başka kimse anlar mı? (Syf 70)
------------------------------------------------------------------------------------------------------------
Maskesi çabuk düşer temiz olmayanların;
Nihayet içyüzünü görerek insanların,
Göğsüme küçük bir kuş gibi sokulacaksın... (Syf 72)
------------------------------------------------------------------------------------------------------------
Derler ki:
''Dünyada sevdasız yaşanmamış''
''Bir kalp gösterir misin bu ateşte yanmamış?''
''Aşk öyle bir şeydir ki kimini sevindirir,''
''Okşar, bahtiyar eder, gözyaşını dindirir...''
''Tabiatı tıpkı talih gibidir, yar olmaz kimine de''
''En samimi ateşle çırpınan bir sinede''

''Kıyametler koparır, fırtınalar yaratır,''
''Bazan bir demet güldür, bazan kanlı bir satır.''
''Lakin sevişmiyerek geçen ömür hederdir;''
''Dünyada aşık olmak herkese mukadderdir...''

Ben kulağımdaki bu sözlerin tesiriyle,
Ateşli gençliğimin en derin tesiriyle
Yuvamı bir kuş gibi süsledim, çiçekledim.
Haftalarca kendime bir sevgili bekledim...

Bu haftalar ay oldu, bu aylar sene oldu,
Fakat bilmiyorum bu kadınlara ne oldu?..
Kimsesiz günlerimde hiçbirisi gelmedi,
Bir bülbülün şen sesi odamda yükselmedi...

Ben de kendi kendime: ''Bekleme gönül!'' dedim...
''Bir kadının yoluna bakmak tenezzül!...'' dedim...
Zaten nazlanıyordu hangi kadına baksam,
''Aşka yuf olsun dedim eğer yalvaracaksam.'' 

Atmayı göze aldım hayatımı bir yasa.
Kırmadım gururumu önlerinde... Hülasa
Ne onlar bana geldi, ne ben onlara gittim
Sahipsiz bir mum gibi gençliğimi erittim...

Şimdi aşka bir heves duymuyorum kendimde...
En ateşli demimi böyle boş geçirdim de
Yine bir kadın için gururum baş eğmedi,
Dudaklarım bir kadın dudağına değmedi... (Syf 91-92)
------------------------------------------------------------------------------------------------------------
Hakikat, sanat, ilim masaldan ibarettir,
Aşk iki cins beyninde tutkaldan ibarettir. (Syf 96)
------------------------------------------------------------------------------------------------------------
Bilmezsiniz kalbimin ne türlü çarptığını!
İşte, benim ömrümün musikisi bu sestir...
Kızıl dudaklarınız birer ateş yığını
Benliğim de onlara aşık ateşperesttir!.. (Syf 115)
------------------------------------------------------------------------------------------------------------
Hayran olurum ondaki safiyyet-i kalbe
Ma'sum tebessümleri başdan başa candır (Syf 134)


7 Nisan 2013 Pazar

''Sevda Sözleri''nden kalanlar..


Kitap: Sevda Sözleri
Yazar: Cemal Süreya
Sayfa: 329  Baskı: 46
Yayınevi: Yapı Kredi Yayınları (YKY)

Sen asıl bunlara bak bunlar dudakların
Bunların konuşması olur öpülmesi olur (Syf 16)
------------------------------------------------------------------------------------------------------------
Seni bir kere öpsem ikinin hatırı kalıyordu
İki kere öpeyim desem üçün boynu bükük (Syf 17)
------------------------------------------------------------------------------------------------------------
Birden nasıl oluyor sen yüreğimi elliyorsun
Ama nasıl oluyor sen yüreğimi eller ellemez
Sevişmek bir kere daha yürürlüğe giriyor
Bütün kara parçalarında
                                         Afrika dahil
Aydınca düşünmeyi iyi biliyorsun eksik olma
Yatakta yatmayı bildiğin kadar
Sayın Tanrıya kalırsa seninle yatmak günah, daha neler
Boşunaymış gibi bunca uzaması saçlarının
Ben böyle canlı saç görmedim ömrümde
Her telinin içinde ayrı bir kalp çarpıyor
Bütün kara parçaları için
                                          Afrika dahil
Senin bir havan var beni asıl saran o
Onunla daha bir değere biniyor soluk almak
Sabahları acıktığı için haklı
Gününü kazanıp kurtardı diye güzel
Birçok çiçek adları gibi güzel
En tanınmış kırmızılarla açan
Bütün kara parçalarında
                                         Afrika dahil (Syf 38)
------------------------------------------------------------------------------------------------------------
Güzelsindir de oldukça, çocuksundur da (Syf 40)
------------------------------------------------------------------------------------------------------------
Yalnız aşkı vardır aşkı olanın
Ve kaybetmek daha güç bulamamaktan
Sen yüzüne sürgün olduğum kadın
Kardeşim olan gözlerini unutmadım
Çocuğum olan alnını sevgilim olan ağzını
Dostum olan ellerini unutmadım
Karım olan karnını ve önlerini
Orospum olan yanlarını ve arkalarını
İşte bütün bunlarını bunlarını bunlarını
Nasıl unuturum hiç unutmadım (Syf 48)
------------------------------------------------------------------------------------------------------------
Zaten böyle durumlarda ve aşkta
Taşınacak silah değildir gurur (Syf 65)
------------------------------------------------------------------------------------------------------------
Sevgili yabancı, bir ergenliktir aşk. Ne var ki mutluluğun kendisi değildir. Yine de en büyük kanıtıdır onun. İnsanın aslan kanıtıdır, güneş kanıtıdır aşk (Syf 88)
------------------------------------------------------------------------------------------------------------
iki şey: aşk ve şiir
mutsuzlukla beslenir biri
biri ona dönüşür (Syf 124)
------------------------------------------------------------------------------------------------------------
Yemek yemek üstüne ne düşünürsünüz bilmem
Ama kahvaltının mutlulukla bir ilgisi olmalı (Syf 133)
------------------------------------------------------------------------------------------------------------
Bir düelloda
Daha büyük bir şey vardır
Ve daha acıdır bu
Ölümden de ölüm korkusundan da

Bakarsın dün en güvendiğin kişi
Karşı tarafın şahidi olmuş
İşte acıdır bu da
Ölümden de korkusundan da

Daha da acısı vardır ama
O da sevdiğin kadının
Karşı tarafı ziyaret etmesidir
Bu bir nezaket ziyareti de olsa
Düello gerçekleşmemiş de olsa
Acıdır bu
Ondan da ondan da (Syf 138)
------------------------------------------------------------------------------------------------------------
Kim istemez mutlu olmayı
Mutsuzluğa da var mısın? (Syf 155)
------------------------------------------------------------------------------------------------------------
Daha nen olayım isterdin,
Onursuzunum senin! (Syf 160)
------------------------------------------------------------------------------------------------------------
Sen tavşan aralığı,
Sen ağzımın tadı,

Bir buluş gibisin! (Syf 164)
------------------------------------------------------------------------------------------------------------
Sen güneşin her anlık dergisi
Bin yıllık aboneyim sana (Syf 174)
------------------------------------------------------------------------------------------------------------
Sesinde ne var biliyor musun
Eski öpüşler var
        Banyonun buzlu camı
        Birkaç gün görünmedin
        Okul şarkıları var (Syf 202)
------------------------------------------------------------------------------------------------------------
Umut'un içinde mut varsa
Umutsuzluğun da içinde umut (Syf 207)
------------------------------------------------------------------------------------------------------------
Açıklanmayan tek şey aşk: En büyük sayrılık ve en büyük sağlık.
Günü tam olarak gelmemiş olarak bir yanını gizleyen duygu.
Denetçi anlamaz, tarihçi atlar, terzi bir araya getiremez, sanatçı elden kaçırır. (Syf 237)
------------------------------------------------------------------------------------------------------------
İki kalp arasında en kısa yol:
Birbirine uzanmış ve zaman zaman
Ancak parmak uçlarıyla değebilen
İki kol. (Syf 241-260)
------------------------------------------------------------------------------------------------------------
Her aşkta en az on kişi vardır
Bunlar en yakınlar ve tanıklardır. (Syf 267)
------------------------------------------------------------------------------------------------------------
Hayat kısa,
Kuşlar uçuyor. (Syf 293)
------------------------------------------------------------------------------------------------------------
Mutluluk,
Diyordu adama,
Her konuda
Tekrara düşecek kadar
Rahat olmak. (Syf 294)
------------------------------------------------------------------------------------------------------------
Aşkı anılar besliyor düşler kadar
Bu yüzden diyorum ki aşk eskidikçe aşktır
Sevgi eskidikçe sevgi. (Syf 308)
------------------------------------------------------------------------------------------------------------
Bir kez daha diyeyim: Özenle katlanmış bir mendil gibisin
Sil beni n'olur kırk yıllık kirim pasım gitsin (Syf 319)
------------------------------------------------------------------------------------------------------------
Kaç kez sana uzaktan baktım 5.45 vapurunda;
Hangi şarkıyı duysam, bizimçin söylenmiş sanki

Alışırım seni yalnız düşlerde okşamaya;
Bunun verdiği mutluluk da az değil ki (Syf 323)


''Sevgili Milena''dan kalanlar..


Kitap: Sevgili Milena
Yazar: Franz Kafka
Çeviri: Adalet Cimcoz
Sayfa: 272  Baskı: 11
Yayınevi: Say Yayınları

Yazmadığınıza bakılırsa iyi olmalısınız; bizler çoğunlukla iyi olduğumuz zaman susarız. (Syf 9)

Beyin yüklenen üzüntüleri, acıları çekemez duruma geliyor. ''Benden bu kadar'' diyor. (Syf 13)

Ne anlaşılmaz bir insansınız Milena! (Syf 18)

Dergilere yazdıklarınızı göndermek istemiyorsunuz bana, öyle mi? İnanmıyorsunuz bana öyleyse... Kafamda yarattığım kadını sarsar mı sandınız? Bakın işte bu gücendirdi beni, küstüm size; daha iyi, yüreğimin kuytusunda birazcık küslük bulunsun size karşı, dengeyi sağlar. (Syf 23)

Önemsiz birkaç iş ve sizinle kısalıveriyor günlerim, sona eriyor hemen, bitiveriyor. (Syf 25)

Güzel şey mektubunuza kavuşmak, ona uykusuz bir kafayla cevap vermek zorunda kalmak! (Syf 36)

Yanılmıyorsam Milena, sizinle ortak bir özelliğimiz var: Öylesine çekingen ve ürkeğiz ki, hemen her mektup değişik, hemen her mektup bir öncekinden korkmuş, gelecek cevaptan büsbütün çekiniyor. (Syf 38)

Karşılıklı kapıları olan bir odadayız sanki; ellerimiz kapı tokmaklarında, karşısındakinin bir göz kırpışı berikini kaçırmaya yetiyor; hele bir söz edecek olsa, öteki kapısını kapamış gözden yok olmuştur, biliyorum. Açacak kapıyı gene elbet, bu öyle bir oda ki, bırakılamaz belki de. Biri ötekine benzemese bu kadar, rahat olsa, ötekine bakmıyormuş gibi davransa... odayı düzene sokacak yavaş yavaş, herhangi bir odaymış gibi; ama hayır, o da kendi kapısının önünde öteki gibi davranıyor... kimi vakit ikisi de kapının ardına kaçmışlar ve bu güzel oda bomboş kalıyor. (Syf 39)

Size nasıl geldiğimi unutmayın Milena, arkamda otuz sekiz yıllık bir yolculuk var, sonra, beklenmedik bir yol kavşağında sizi görüyorum, göreceğimi hiç ummadığım, hele böylesine geç bir karşılaşmayı aklımdan bile geçirmediğime göre Milena, ne yapabilirim? Bağıramam, coşamam, içimde fırtınalar kopmuyor artık, bir sürü delice söz de edemem, duymuyorum ki içimde onları (içimde dopdolu duran öteki çılgınlıktan söz açmıyorum), diz çöktüğümü de şuradan anlıyorum: Gözlerimin önünde ayaklarınız var, okşuyorum onları. (Syf 39)

Kişiler ancak birazcık sevinçli oldukları vakit gevezedirler. (Syf 47)

Korkudan birbirimizi ters anlar olduk. (Syf 54)

Üzülüyorum, ittiğin için değil, seni itmeye zorlayan davranışıma üzülüyorum. (Syf 63)

Kadınlığın önemli değil! Sen benim için el değmemiş bir kızsın, senin gibi apak biriyle karşılaşmadım ki! Böylesine arınmış birine el uzatmak için yürek ister. Benim elim kirli, titrek, kararsız. Kimi vakit pençeyi andıran bu terli, bu soğuk eli nasıl uzatırım sana? (Syf 68)

Unutamayacağım bir doğa olayıydı yüzün istasyonda Milena: Bulutlardan değil, kendiliğinden gölgelenen bir güneşti sanki. (Syf 77)

Hep yanımda kal, olur mu? (syf 84)

İşte, böylece, açmadan, okumadan, kapalı olarak veriyorum onu sana, kendimi verdiğim gibi. (Syf 89)

Kendimi, her şeyimle bir solukta veriyorum sana, mutluluk, sende erimek! (Syf 91)

Kimi zaman yalnız kalabilmek, mutluluğun ilk koşulu. (Syf 92)

Kişi nelere sahip olduğunu bilmeyen bir ''kapitalist'' aslında. (Syf 97)

Oysa tutkunluğum sana değil, senin sağladığın yaşamımı seviyorum. (Syf 103)

Buluştuğumuz günleri bak nasıl adlandırıyorum: İlk gün en güvensiz gündü; ikinci gün çokça güvenliydi; üçüncü günde pişmanlık vardı; en iyi gün dördüncü gündü. (Syf 109)

Bu elle tutulamayan, bu korkunç sorumluluk durumunu bütün acılarıyla yüklenen biri olacağım yerde, söz gelişi odandaki o her zaman seni görebilen mutlu dolap olsam, ne iyi olurdu: Seyrederdim seni, koltukta oturuşunu, mektup yazışını, yatışını ya da uykuya dalışını. (Syf 110)

Yaşam rezillik aslında, midemi bulandırır hep; yaşamımla başa çıkacağımı, insanlara dayanabileceğimi ummazdım bugüne değin, utanç duyardım bundan ötürü, ama sen, her şeyi öğrettin bana şimdi, dayanılmayacak gibi olan yaşam değilmiş meğer insanlarmış. (Syf 114)

Korkunç acılara boyun eğmek zorunda kalırım tek sözcüğünden yoksun kalırsam. (Syf 115)

Çalışkan Milena! (Syf 131)

Yaşam beceriksizce hazırlanmış bir tören yemeğini andırır, kişi sabırsızlıkla bekler çerezi, oysa asıl yemek, o büyük kızartma, sessiz soluksuz yenmiştir bile... (Syf 135)

Öyle zaman olur ki, odada yalnızken bile ''yok oluverir'' insan, bunun nedenleri çoktur, kişi yaşarken bile ölebilir. (Syf 145)

Evet, seviyorum seni, anlayışı kıt kız, için rahat etti mi? Koca deniz, dibindeki küçücük taşı nasıl severse, benim de sevgim öylesine yığılıyor üstüne. Tanrı isterse, o küçük taş ben olurum bir gün. (Syf 147)

Sevinç dolu bir yaşam değil belki, ama 'dingin ve esenli.' (Syf 161)

Senin elindeydi bu buluşmayı gerçekleştirmek, sen istemiştin, istemeyen de gene sensin, bu konuda hiç söz etmemem gerekir; yalnız şu var: Beni sana getirecek bir yol bulmuştum, karanlıktan aydınlığa kavuşacaktım. Bu yolu umutla, sevinçle kazmış, kendimden de bir şeyler katmıştım. Beni sana getirecek bu yola çıkmak üzereyken ''gelmiyorum'' sözüne çarpıyorum şimdi, sendeliyorum elbet. Bir çırpıda yüreğimle açtığım yolu kapatmak, ağır ağır dönmek, vazgeçmek, zor geliyor biraz, elbet yüreğim sızlar. (Syf 162)

Sen gelmezsin elbet, çünkü sen gelmeyi, sana gerektiği zamana bırakırsın. (Syf 163)

Sağlamlar hasta kişilerin semtine uğramazlar, hastalar da yüz çevirmiştir sağlıklı kişilerden. (Syf 166)

Davos'a gitmeyi tek şey için istiyorum: Ayrılırken seni öpme fırsatını bulurum diye. (Syf 170)

Doğum gününü, sence önemli olan yerleri gezmekle kutlayabilirim dedim. (Syf 184)

Bu karanlıklarda bile seninle eş düşüncede olabilmek! Şaşılacak kadar güzel, değil mi? (Syf 201)

Karşılık vermeye yanaşmayacağım, çünkü pusu kurmuş şakaklarımda sızı, başladı başlayacak. Ne dersin? Yüreğime değil de, şakaklarıma mı fırlatılmış aşkın oku? (Syf 204)

Belki adamcağız hiç ilgilenmiyor bile benimle, benim onunla ilgilendiğim kadar! (Syf 209)

Ya akıl almayacak kadar iyisin ya da kendini çok iyi dizginleyebiliyorsun; ilki daha akla yatkın, ama ikincisinden de var bir şeyler. (Syf 214)

Kişi kendi yetersizliğini ister istemez çekmek zorundadır, bu zorunluluğu hep duyar, ama iki kişinin yetersizliğine boyun eğmek zorunda değildir! Gözlerimiz ne güne duruyor? Kör edebiliriz onları, yüreğimizi de çekip atarız! (Syf 217)

''En çok seni seviyorum'' diyorum, ama gerçek sevgi bu değil belki. ''Sen bir bıçaksın, ben de durmadan içimi deşiyorum o bıçakla'' dersem, gerçek sevgiyi anlatmış olurum belki. (Syf 217)

Ama üzüntü demek, gece gündüz, uykuda olsun, uyanık olsun, vücuduna saplanmış bir oku taşımak demek, çekilir şey değil bu. (Syf 239)

Yargılarınız önünde sonunda dış görünüşlere dayanıyor. (Syf 241)

Bütün evliliklerin ''yalnızlıktan'' kurtulmak için yapıldığına inanmıyorum. Daha kutsal nedenleri vardır; yanılmıyorsam, o ''melek'' de benim gibi düşünüyor. Evlenmenin nedeni yalnızlıktan kurtulmaksa, ne elde edilir? Yalnızlığı yalnızlıkla birleştirmekle bir yuva kurulmaz. (Syf 250)

Alışık olmadığım kanatlarla, acemice uçmaya çabalamak gibi bir şey bu. (Syf 252) 



1 Nisan 2013 Pazartesi

İyi ki doğdun Çirkin Kral..











Mutlu Olma Şansı
Hayat bize mutlu olma şansı vermedi sevgili
biz kendimizden başka herkesin üzüntüsünü üzüntümüz, acısını
acımız yaptık çünkü.
Dünyanın öbür ucunda hiç tanımadığımız bir insanın gözyaşı bile
içimizi parçaladı.
Kedilere ağladık, kuşların yasını tuttuk...
Yüreğimizin zayıflığı kimi zaman hayat karşısında bizi zayıf yaptı.
Aslında ne güzel şeydir insanın insana yanması sevgili...
Ne güzeldir bilmediğin birinin derdine üzülebilmek ve çare aramak.
Ben bütün hayatımda hep üzüldüm, hep yandım.
Yaşamak ne güzeldir be sevgili...
Sevinerek, severek, sevilerek, düşünerek...
Ve o vazgeçilmez sancılarını duyarak hayatın...

Yılmaz Güney