15 Ocak 2015 Perşembe

İyi ki doğdun Güzel Yüzlü Şair..









Seni Düşünmek
Seni düşünmek güzel şey,
seni düşünmek ümitli şey.
Dünyanın en güzel sesinden,
en güzel şarkıyı dinlemek gibi bir şey...
Fakat artık ümit yetmiyor bana.
Ben artık şarkı dinlemek değil,
şarkı söylemek istiyorum...

Nazım Hikmet



9 Aralık 2013 Pazartesi

''Mektup Aşkları''ndan kalanlar..


Kitap: Mektup Aşkları
Yazar: Leyla Erbil
Sayfa: 216  Baskı yılı: 2007
Yayınevi: Kanat Kitap

Zaten yalnız kalmak daha iyi geliyor bana. (Syf 7)

Evet, gittikçe genişleyen ve genişlediği nispette beni sıkan bir grubum var. Hepsi dost görünüyor; heyhay! ne kadar da uzaklar benden. (Syf 9)

Yalnız her insanın güzel tarafı vardır, zamanla anlaşılır. Hatırlar mısın sen Kemal'i de ilk gördüğünde saçma ve manasız bulmuştun ama bugün öyle bulmuyorsun. Tetkik et, hakikaten temiz bir sevgi ise, insanı mesut eden bir tarafı bulunabilir. (Syf 10)

Bana, üzülme diyorsun. Fakat ne yapayım ıstırabı çok seviyorum. Saadetin kıymetini anlayabildiğim için. (Syf 10)

Bir özürü var, çok kıskanç. (Syf 12)

Sen istediğin kadar inkar et, dünyadan ve insanlardan çok şey bekliyorsun. Bu düzen biz istedik diye değişmez ki sevgili kızım, öyle olsa ne kolay oldu devrimler!.. (Syf 16)

Dün anlamsız bir tablo gibi seyrettiğim ağaçlar, bulutlar bugün heyecan veriyor, dün Allah'a inanan bugün isyan ediyor veya sanata tapan adam Allah'a dönüyor; bugün yaşamın anlamı dediğin şey yarın bir taş parçasından daha anlamsız olabiliyor. (Syf 16-17)

Fakat itiraf ederim şimdiye kadar sizin gibi bir kızla karşılaşmadım ve sizi çok başka hislerle seyrettim, dinledim ve hayran kaldım. Bu duygumun, hayranlığımın içinde dostluk da olabilir, ama cinsiyeti belli bir dostluktur bu. (Syf 21)

Sizinle tanıştık ve sizi çok beğendim, beğenmekten de daha değişik bir şey. Allah'ın kotardığı bir rastlantı! Buna bazıları ''kader'' der, bazıları, dün bizi birlikte gören ikinci kaptan gibi, ''Kızı kafese koydun,'' der, bazıları da ''Bunda ne var?'' der. Şu var ki yargılar, rastlantılar derken kendimin kafese girip girmediği münakaşaya değer. (Syf 21)

O cümleleri de geri alıyorum, sizi kıskanmaya hakkım yok ama bu, elimde olmayan bir şeydi. (Syf 23-24)

Öğlen nedense aniden şehre döndüm, mektubunu bulmak içinmiş, zarfı öpüp koklamak, yüzüme gözüme sürmek içinmiş! Gülme zaaflarıma kaka bebek, sen de benim kadar seversin inşallah da anlarsın bir gün. (Syf 25)

İçimde birçok anlar bitmek tükenmek bilmez bir yıkıntı, bir huzursuzluk var. Bulamadığım, bulamayacağım bir şeyi daima arıyor gibiyim. (Syf 28)

Zaten ruhumuzu bütün çıplaklığıyla kimseye gösteremediğimiz için daima yalnız kalmaya mahkumuz. (Syf 28)

İnsan sevmelidir. Ama neyi sevmelidir? Kimi sevmelidir? Nasıl sevmelidir? Bunları sakın ruhsal bunalımlar sanma. Bilinçliyim. İç diye bir şey var. Kurtarılmayı bekleyen içler, kurtarılmayı bekleyen dışlar! (Syf 30)

Sevgi ve inanç birlikte yürür, insan sevdiğine inanır; körü körüne inanır, yahut inanmadığını hiç sevmez, sende bu mekanizma nasıl başka türlü işliyor böyle? (Syf 35)

Seni seviyorum ve her sevenin hakkı olan sevilmek ihtiyacıyla kıvranıyorum, sense sürekli engeller koyuyorsun araya, sanki beni sevmek bir zül oluyor sana! (Syf 35)

Evet şüphesiz ki Kemal'i kaybetmek istemezdim ama bir yandan da öyle iyi biliyordum ki onun beni unutacağını. Bir kere çok kısa bir zamanda pek çok sevdiği ve birçok fedakarlıkları esirgemediği başka genç kızı unutarak beni sevmişti. Beni de o kadar kısa bir zamanda unutması normaldi. (Syf 38)

Sanki birbirimiz için doğmuşuz; o da sonbaharı ve yürümeyi seviyor, o da solcu, söylememe lüzum yok benden çok ileri ve dolayısıyla okumayı seviyor! Operaya gidiyoruz, münazaralarda konuşuyor; onu dinlerken bin kat daha çok sevdim, dinleyenlere öyle hakim ve sempatik ki; çaylara da gidiyoruz, o da dansı çok seviyor! (Syf 38)

Aşk müthiş bir şey! Korkunç bir şey bile denebilir! (Syf 39)

Aşk var dostum, aşk var ve her şeyi iyi ediyor aşk, dünyayı güzelleştiriyor. İnsan ruhu ancak aşkla şahikasına kavuşuyor!.. (Syf 39)

Utanma gene, bana alış güzelim, aramızda ayıp yok, ''açık saçık'' yok, aşk var. (Syf 49)

Sen sevgili dostum adeta duygularını saklıyor, aklını duyguların önüne ağdan bir duvar gibi geriyorsun, sen sanki gururunu duygularının önüne bir dağ gibi yığıyorsun, sen sanki üzülmemek için sevmiyorsun, yahut da içinden sevdiğin halde göstermiyorsun. (Syf 58)

Neden bu kadar çok insan var çevrende sanki? Sürekli yanı sıra dolaşmalarının suçunu -gene de söylerim- sende buluyorum. İstemeden, bilmeden umut veriyorsun onlara. Erkekleri tanımıyorsun bir de; öyle arkadaşlık falan anlamaz onlar. (Syf 62)

''Aşkın ne olduğunu, ne olmadığını hala anlayabilmiş değilim Ferhundeciğim. Bana güzel, akıllı, zeki olduğumu söyleyenlere bazen içimden 'Eee peki sana ne!' diyorum, bazen de kendi kendime soruyorum: Güzel olsam bile (onlara öyle gelsem bile gerçekten) benden daha güzel olanla karşılaştıklarında ne olacak? Benden daha zekisini, daha dürüstünü (sanki asıl aradıkları dürüstlük mü? O da ayrı ya), daha üstününü diyelim, bulduklarında beni bir kenara iteceklerse bunun adına neden sevgi diyeceğim ve ben de onlara (ya da muhayyel O'na) ben de seni seviyorum diyeceğim. Bu ne kadar ucuz, ne kadar sıradan bir olgu. Yahut da diyelim ki benden üstün olanı buldukları halde, içleri onu çektiği halde, kendilerini tutup (ahlak adına, vicdan adına her neyse) benimle kalacak olurlarsa da ne kadar büyük zül olur benim için! Böyle bir alışverişi nasıl kabullenirim ben?  Ben mutlak olanı, kalıcı ve sürekli olanı isteyebilirim ancak, ama mutlak olan diye bir şey var mı dostum?'' (Syf 75)

Ben Amerikalı sevgilimle evlenmekten vazgeçtim. Annemden o kadar ayrılmam dostum. Biliyorsun o benim her şeyim. Ve o kadın için her şeye değer. O en büyük adamların koynunda yatacakken, her şeyi tepen ve bize bakmak için asker çamaşırları diken, gizlice hizmetçiliğe giden o kadın! Onun alnında, gözlerinde iyiliği altın harflerle yazılıdır, onu bırakamam ben. Ve her ne yapıyorsam, yanlış veya doğru, onun için yaptığıma emin ol. (Syf 80-81)

Ah tekrardan içine atıldığım itimatsızlığın o kapkara uçurumu, şüphenin zifiri hakimiyeti, bu dünyaya sevilmek ve sevmek ihtiyacıyla salıverilen ben; neden bu yalan hayal yıllardır kaplamıştı rüyalarımı? Nasıl oldu da bir kadınla bir erkek arasında temiz ve ebedi bir aşkın mevcut olduğuna inandık biz? Peki ama, eğer aşk yoksa , benim içimde küçücük bir kızkenden beri var olan o duygu neydi? (Syf 89)

Erkek en sevdiği kadından bile bir yeni ten zevki uğruna -bize ayıplatılan o haz uğruna- kolayca vazgeçebilir mi? Şu halde erkeğin bilmediği ve hiç bilemeyeceği bir farklı duyguyu, AŞK'ı kadın tek başına mı yaşayıp gitmekte? (Syf 90)

Acaba her şeye rağmen suç baştan çıkaran kadının mı? Erkek tek başına, sevgilisiz, kadınsız kimseyi aldatamayacağına göre suç gerçekten de Havva'nın mı? Yani hemcinslerine karşı erkekle işbirliği yapan kadının kancıklığından mı doğuyor ihanetin aslı? Fakat dostum, erkeksiz bir hayat yaşamaya değmeyeceğine göre bu kör kuyunun dibi nerededir? (Syf 90)

Ben senden beni sevmeni, aşık olmanı istemedim ki; hele 'şuursuzca' sevmeni hiç, bilinç bize verilmiş en kutsal şeydir, sevginle beni kendine borçlu kılmak mı istiyorsun? (Syf 110)

Benim yaralı gönlüm ancak onun gibi olgun birinin nazik ellerinde tedavi olabilirdi. (Syf 116)

''İnsanlar eşit şartlarda birbirlerine karşı yardımda bulunamıyorlarsa bu bir düşmanlık duygusuna dönüşebilir,'' demiştin. Yardıma karşılık veremeyen rencide olabilirmiş! Hizmetçilerin hanımefendilere düşmanlığı gibi! (Syf 126)

Sevişmek, yatmak üzerine uzun uzun düşündüm Jaleciğim, aslında sevişmek nedir ki? İnsanın sevgi arayışı, sevgi alışverişi değil midir? Yalnızlık Allah'a vergi olduğuna göre bir başkasına muhtaçlığımızın sonucu değil midir? Bu güzel ve tabii olayı nasıl da dünyanın en tehlikeli, en sakıncalı işi haline getirmişler değil mi? En haklı istekleri uygarlık nasıl da suçlu duruma düşürüyor, saptırıyor duruyor aşkı! (Syf 132-133)

Haksızlık doğuştan dostum: Kuvvetli ve zayıf karşı karşıya bırakılmış bir kere. Sosyalizm sadece erkeklere gelmeyeceğine, kadın ve erkek toplumuna gireceğine göre hani eşitlik? Erkek bizi dövmese bile, sonunda sıkışırsa dövebileceğini bilen biri o, işte sorun bu kadar basit. Yaratılıştan eşit olmayan bir durum var ortada; yasalar, ahlak, anane neyi değiştirebilir ki! (Syf 133)

Ben seni sadece biçimin için sevmedim; düşünüşlerinde, davranış ve heyecanlarında, hatta zaaflarında kendimi buldum da öyle sevdim. Sakın şimdi de, sen beni değil bende kendini seviyorsun, deme bana! (Syf 136)

Kimin hakkı var bir insanın, hem istemediği bir ortama doğmasını sağlayıp hem de o ortamı değiştirmesine engel olmaya? Kimim hakkı var bir insanı, zihniyetiyle taban tabana zıt bir toplumla gıkı çıkmadan bir arada yaşamak zorunda bırakmaya? (Syf 143)

Ben vücut satma işinin karşılıklı olduğunu, erkeğin de kendini sattığını söylüyorum. Kendisini sevmediğimi bile bile bir erkek bana para ödüyorsa bu onun adına bin kere daha alçaltıcı bir şey değil midir? Çünkü ben param olmadığı için satıyorum bedenimi! (Syf 144-145)

Güzelim benim, güzelsin çok, ama öyle bildiğimiz gibi ayna güzeli de değilsin, başka bir güzellik var sende. (Syf 147)

Senin her istediğini yapan biri değil miyim ben, ah beni değerlendiremedin hala, oysa mason olma dedin olmadım, bıyığını kes dedin kestim ve inan severek yaptım bunları; benim üzerimde hak iddia etmeni ben istiyorum, insanın birbirine karışması sevgiden doğar çünkü. (Syf 157)

Niye bırakayım seni Jale, niye bırakayım seni -bende senin devamın var- benim de sende devamım var- (Syf 178)

Şefkat başka bir şey - ne sevgiye benzer ne salt acımaya - şöyle bir bulut, bir sis gibi sarar adamın içini - ince bir tül bir flüt sesi - bir bakıştır - bir şeyler dilemenin bir eğilişidir - bir susuş bir dinleyiştir - bir gizli alemin renk renk resimleridir tutar içini - yeşiller maviler - hepiniz mutlu olun hepiniz mutlu olun diye bağıran bir şeytanminaresidir - bir adamın çivilenirken tebessüm etmesi - bir kadının kemanıyla kendini denize atması - parmakları barut kokan, dağlarda bir karış sakalıyla gezenin yalnızlığıdır şefkat - acımak bir kişiyi dilenci bir kişiyi egoist kılar - sevgi birini nankör ötekini hazin yapar - ama şefkat boy boyluk - eşitlik - özgürlüktür - güneşe doğru uzanmışlık - (Syf 179)

Benim acımda sevgimde sen - senin acında senin sevginde ben - şefkat işte bu - bir iç titreyiş bir razı oluş - hayata en yakın duygu değil mi - (Syf 179)

Bir gün sen de bu dünya üzerinde yapayalnız kalırsan, sen de bırakılırsan içinde usul usul mırıltı duyarsın - bu özür dileyerek bıraktığın dereciğin - suyun - seni avutmak için başucuna gelişidir - dünyada güzellik bir tane değil ki Jale - yalnızlık - kuvvetsizlik - özlem - ölüm kederi - aynı zamanda insanın - en güçlü - en verimli - en kutsal bir yeridir de - insan insan olmaya bunun için layık olur - (Syf 185)

Her şeyin geçici olduğunu düşünmek en güzel iyimserlik benim için - kala kala insanda güzelliğin anısı kalır - (Syf 187)

Nereye gidersen git - etrafında insanlar bulmak güzel - denizler ortasında bir kalsan da - yüce dağlara çıksan da - bir insanın öldürdüğünü ötekisi diriltebiliyor - (Syf 192)

Sahidir sevisiz yaşamaya yaşamak denmez - ama salt sevda da bir azaltmadır yaşamı - yaşamın ötesinde berisinde boşluklar açmaktır - (Syf 192)

Okşayıcı elini verirsin çamura çekerler adamı - her kapına dayanana da yüreğini açma - hatta kapını bile açma - sıkılırsal sıkıl - (Syf 193)

Asıl sorun tek başına ayakta durabilmekte, yalnızlığı öğrenebilmekte mi? Asıl sorun sevgisiz yaşayabilmekte mi? Sevgisiz kalıp direnmeyi, sevgisiz kalıp gene de boyun eğmemeyi, dilenmemeyi öğrenmekte mi? Asıl öğrenmemiz gereken şey sevgisiz bir yaşam düzeni mi? (Syf 203)

İnsan tek başına yaşamı karşılamak zorunda, bense ille de bir sevgiliyle elele verip değiştirecektim dünyayı! Ne ham hayal, ne zırvalık. (Syf 203)

İki insanın, bir örgü gibi, tülden, hafif bir dantel gibi sarınmışlıkları vardır aşkı. Etin ete, ısının ısıya geçişi; yitirdiği yarısını arayan insanoğlunun bulduğunu sandığı parçasına rastlandığında geçirdiği bir baygınlıktır aşk. (Syf 203-204)

Bir düşünce olarak, nakşedilmiş bir bilgi olarak genlerimize, vardır; yoktur demeye dilimizin varmadığı; kıyamadığımız için yok olmasına, elbirliğiyle yalandan var ettiğimiz bir sözcük, olmasını hep istediğimiz ve isteyeceğimiz bir umuttur aşk, bu umudu çalmaya kimim gücü yeter yarının insanından? (Syf 204)

Zaten bilirsin erkekler iki şeye hiç dayanamazlar, bir kendilerine sığınmış bir kadına, bir de kendilerine hayran olan bir kadına! (Syf 206-207)

O kadar zor değil yaşam... olsa da... ağlarım... ağlamam... Ne diyordu Reha... yoksun et kendini şu dünyadan... ağlamayı öğren... yetmediyse bir daha otur ağla... ta ki ağlamayı belli etmeyinceye kadar... yoksun et kendini dünyadan... şundan bundan... ben neyim... ne yaptım... ne olacağım diye sor... vazgeç şu akıl aramalardan... herkes kendi gerçeğini söyler... bırak şu dostlukları... alaturkacılığı... insan hayattan kesildiğini sandığı zamanda bile... yaşama bağlanan iplikler var elinde... kırık bir testiye vuran... gelip geçen... kırlangıç seli... gölgesi kalır üstünde... (Syf 209-210)



17 Mayıs 2013 Cuma

''Aşk Şiirleri''nden kalanlar..


Kitap: Aşk Şiirleri/Aziz Nesin
Sayfa: 173  Baskı: 4
Yayınevi: Nesin Yayıncılık

Sevdikçe yaşıyor yaşadıkça seviyorum (Syf 9)
------------------------------------------------------------------------------------------------------------
Boşuna uğraşıyoruz gizlemek için
Bir zaman gizlesek de
Gün gelir gizlenemez
Açık gözlerime bakarlar o gün
Gözbebeklerimde görüp tanırlar seni (Syf 23)
------------------------------------------------------------------------------------------------------------
Hiçbir biçim kalmamış dünyada denenmedik
Ben de susuyorum sevgimi saklayıp içimde (Syf 29)
------------------------------------------------------------------------------------------------------------
Sevi doyumsuz
Verdikçe acıkıyor daha çok
Gittikçe obur
İstiyor hep
Ve her yerini
Ve en güzel yerini
Ve bütün zamanını
Ve bütün zamanından da çoğunu
Ve bütün olmazları ve olanaksızlıkları
Ve hiç doymuyor

Sevi çevren gibi
İşte şu çizgi sanıyorsun
İlle de dokunacağım
Dokunur dokunmaz yok olacağım
Boğulacağım içinde kendi sevimin
Hepsini biliyorum
Ama yok olmadan doyulmuyor

Sevi seviyse söylenceleşir
Masalsı bir dev hep büyüyen ve hiç doymayan
Ve etini ve ruhunu istiyor senin
Nerde olursa olsun
Yolda ve yatakta
Ve kurumuş yosunlar üstünde
Ve bir yaz gecesi ıslak kumsalda
Ve ne zaman olursa olsun
Hangi yaşta olursa olsun
Çok daha çok
Daha daha çok

Nice versen
Ve nice versem
Hiç mi hiç yetinmiyor
Artan açlığında tüketmeden kendini
Sonsuz isteminin yangınında
Yakıp kül etmeden kendini
Kendini kendinde yitirecek
Ve ölümsüzlükte kendini bitirecek
Çünkü sevdiğim sevdiceğim Üçgül'üm
Olmak denilen o şey
Ölmeden olmuyor (Syf 34-35)
------------------------------------------------------------------------------------------------------------
Şunun şurasında kaç kişiyiz Üçgül'üm
Romeo'yla Jülyet'i saymazsak
Kerem'le Aslı
Ferhat'la Şirin
Tahir'le Zühre
Hadi Leyla ile Mecnun diyelim
Bir de seninle ben (Syf 39)
------------------------------------------------------------------------------------------------------------
Aslında bu denli güzel kokmaz hiçbir karanfil
Onda seni kokladığımdan bunca güzel

Aslında bu denli güzel olmaz hiçbir Sarıyer
Orda seni öptüğümden bunca güzel

Aslında bu denli güzel olmaz hiçbir dünya
Seni sevdiğim için dünya da böyle güzel

Aslında bu denli deli değildim sor kime istersen
Sevince seni delilik bile bak ne güzel

Aslında sen dünya güzeli değilsin
Sevdiğim için sen dünyada tek güzel (Syf 45)
------------------------------------------------------------------------------------------------------------
Nice saklasam belli işte seviyorum (Syf 51)
------------------------------------------------------------------------------------------------------------
Güz sabahı buğusunda bir salkım üzüm mü
Avuçlarımdaki ne
Ay ışığı buluttan yansıyor yüzüne
Ben böyle bulutsu yüzü
Ben böyle ışıksı yüzü
Bir onyedi yaşındakinde seyretmiştim
Bir de şimdi düşümde (Syf 63)
------------------------------------------------------------------------------------------------------------
Saatin ikisidir
Gizlerin berisidir
Bu haykıran sessizlik
Yüreğimin sesidir 

Sabahın beşindeyim
En sonun başındayım
Bir olmaz sevidir bu
Ben onun peşindeyim (Syf 65-67)
------------------------------------------------------------------------------------------------------------
Sen ağaçların aptalı
Ben insanların
Seni kandırır havalar
Beni sevdalar
Bir ılıman hava esmeye görsün
Düşünmeden gelecek karakış
Açarsın çiçeklerini
Bense hayra yorarım gördüğüm düşü
Bir güler yüz bir tatlı söz
Açarım yüreğimi hemen
Yemişe durmadan çarpar seni karayel
Beni karasevda
Hem de bilerek kandırıldığımızı
Kaçıncı kez bağlanmışız bir olmaza
Ko desinler bize şaşkın
Sonu gelmese de hiçbir aşkın
Açalım yine de çiçeklerimizi
Senden yanayım arkadaşım
Havanı bulunca aç çiçeklerini
Nasıl açıyorsam yüreğimi
Belki bu kez kış olmaz
Bakarsın sevdan düş olmaz
Nasıl vermişsem kendimi son sevdama
Vur kendini sen de bu güzel havaya (Syf 73)
------------------------------------------------------------------------------------------------------------
Öyle bir zamanına geldim ki yaşamın
Ölüme erken seviye geç (Syf 79)
------------------------------------------------------------------------------------------------------------
Ağlamak mı geliyor içinden
Hem de nedeni bellisiz (Syf 81)
------------------------------------------------------------------------------------------------------------
Benim de hünerlerim var
Kimseninkine benzemez
Benim de hünerlerim var
Küçücük küçümencik
Ne para eder ne geçindirir beni
Ne de kimseler ilgi duyar

En dar yerleri genişletirim ki
Dünyadan geniş
Ölüm hücrelerini uzaylaştırırım ki
Gezegenlere özgürdür geçiş
Zindanları aydınlığa boyarım ki
Pırıltısından gözler kamaşır
Kelepçelerimi kanatlaştırırım ki
Uçmaklara yaraşır
Yalnızlığımı kalabalıklaştırırım ki
Alanlara sığmaz
Sevdiğim kadını güzelleştiririm ki
Öyle güzel dünyada olmaz (Syf 89)
------------------------------------------------------------------------------------------------------------
Ve sen öyle sensin ki
Olursa o denli olur
Seni öperken anladım
Bu akşam ben de ben olmaktayım
Hem de hiç olmadığımca (Syf 103)
------------------------------------------------------------------------------------------------------------
Bir yanımda sevda bir yanımda ölüm
İkisinin ortasında yalnızlığımı taşıyorum
Bunca kahır bunca zulüm
Hepsine karşın güzel yaşadım
Yalnızlığımı bir an bile bırakmayan
Ölüm ve sevda yüzündendir
Ki hala ne güzel yaşıyorum (Syf 107)
------------------------------------------------------------------------------------------------------------
Ellerin bir uzansa çölümden yana
Parmakların bir dokunsa kuraklığıma
Dudakların değse bir ıssızlığıma
Fışkıran sular akacak gürül gürül
Sözcüklerim uçuşacak havamda
Seviler çiçeklenecek dallarımda
Türkülerim dans ederken göklerimde
Şiirlerim yağacak bulutlardan (Syf 113)
------------------------------------------------------------------------------------------------------------
Hangi kitabı açsam seni okurum
Hangi kapıyı açsam seni bulurum
Hangi cezaevine girsem
Demir parmaklıklarda sen
Hangi gara insem
Sensin beni bekleyen
Her yalnızlığımda benimlesin
Acılarımda üzünçlerimde
Umarsızlıklarımda özlemlerimde
Ne zaman ağlasam içimdesin
Sayrılığımda elin elimde (Syf 115)
------------------------------------------------------------------------------------------------------------
En güzelin ne olduğunu anladım sonunda
Seni değil sevgilim
Sende seviyi sevmek (Syf 117)
------------------------------------------------------------------------------------------------------------
Sen iyi ki doğdun
Ben iyi ki yaşıyorum
Ne güzel şey
Seni hala seviyorum (Syf 123)
------------------------------------------------------------------------------------------------------------
Bir yanlışlık var
Sen bu denli güzel
Ben bu denli sevdalı
Olmayacaktık (Syf 129)
------------------------------------------------------------------------------------------------------------
Saatine bakıyorsun
Gitmek istediğini sezinliyorum
Seni kandırmak için diller döküyorum (Syf 135)
------------------------------------------------------------------------------------------------------------
Bu müze var ya bu müze
Seninle gezerken güzel
Kimseler yoksa salonda
Seni öpmek en güzel

Bu rakı var ya bu rakı
Seninle içerken güzel
Kimler olursa olsun
Rakılı dudağından öpmek en güzel

İşte bu dünya var ya bu dünya
Seninle yaşarken güzel
Sen varsın ya sen
Ancak benimleysen en güzel (Syf 139)
------------------------------------------------------------------------------------------------------------
Bir tohum verdin
Çiçeğini al
Bir çekirdek verdin
Ağacını al
Bir dal verdin
Ormanını al
Dünyamı verdim sana
Bende kal (Syf 141)
------------------------------------------------------------------------------------------------------------
Bu çerçeveye koyamam resmini
Seni sevdiğimi
Kimse bilmemeli
Sen bile

Nerdesin kimsin
Var mısın yok musun
Kimse bilmemeli
Ben bile (Syf 145)
------------------------------------------------------------------------------------------------------------
Şiir de tıpkı aşk gibidir
İkisi de yenilgide açar çiçeklerini
Şiirin ve aşkın utkusudur yenilgi
Yenildikçe aşıksın yenildikçe şair
Şairin hası yenilir hep yenilir (Syf 153)
------------------------------------------------------------------------------------------------------------
Duvarda yer yer dökülmüş sıvalar çatlaklar çizikler
Çiviyle iğneyle yanık kibritle yazılmış
Duvarlara anılar günceler mektuplar
Sen de var mısın diye baktım dört duvara tavana
Ah işte senin mektubun üç sözcüklü
Seni seviyorum çok
O mektubu senden bana ben yazmıştım yanık kibrit ucuyla

Ah işte duvarların çatlaklarındaki çizgilerden
Ve duvarlara sıçramış kan lekelerinden
Ve küf ve yosun rengi boyayla yaptığım resmin karşımda
Çırılçıplaksın ve uzanmışsın boylu boyunca
Hücremin görünmeyen yumuşacık boşluğuna
Dünyanın hiçbir sanat müzesinde olamaz bu denli güzel çıplak (Syf 155-157)
------------------------------------------------------------------------------------------------------------
Sen seni tanıdığımdan beri bendesin (Syf 159)
------------------------------------------------------------------------------------------------------------
Ne ben söyleyebiliyorum ne de sen
Ama her ne söylesek söyleyemediğimizi anlatıyor sesimiz

Boşuna kaygılanma sevgilim
Ölüm de aşk gibidir çünkü
Hiç bilinmez nerden ne zaman nasıl geleceği
İstemem ama bir bomba ya da kurşunla gelebilir
Senin yıldızlı bir gecede dünyaya doğduğun gibi (Syf 161)
------------------------------------------------------------------------------------------------------------
Telefondaki sesin öyle üşümüş ki yalnızlıktan
Sesini öpüyorum yüreğini ısıtmak için
Hohlayıp avuçlarımı sesini ovuşturuyorum
Öyle üşümüşsün ki yalnızlığından
Ne yapsam seni ısıtamıyorum (Syf 163)
------------------------------------------------------------------------------------------------------------
Ben seni hiç unutamıyorum
Sense beni hiç anımsamıyorsun
İşte bütün sorun bu (Syf 167)


17 Nisan 2013 Çarşamba

''Bütün Şiirleri''nden kalanlar..


Kitap: Bütün Şiirleri / Sabahattin Ali
Hazırlayan: Atilla Özkırımlı
Sayfa: 161  Baskı: 10
Yayınevi: Yapı Kredi Yayınları (YKY)

İyi şiir muhakkak insana bir şey ilave eder, bu şey bazen tez olur; bazen bizim manen daha genişlememizi temin eden bir heyecan olur. Kötü şiir ise, içinde tez bulunsun bulunmasın, bizi ya güldürür, ya tiksindirir. (Syf 28)
------------------------------------------------------------------------------------------------------------
Ne bir dost, ne bir sevgili,
Dünyadan uzak bir deli...
Beni sarar melankoli:
Kafamın içerisi ölür. (Syf 34)
------------------------------------------------------------------------------------------------------------
Aklı kafamızdan sürsek,
İlimin içine tükürsek,
Dünyaya çevirip dirsek
Günümüzü hoş geçirsek...

Gökten ve yerden uzakta,
Neş'e, kederden uzakta,
Düşüncelerden uzakta,
Günümüzü hoş geçirsek... (Syf 35)
------------------------------------------------------------------------------------------------------------
Kimseye soramadığım,
Doyunca saramadığım,
Görmesem duramadığım
Nazlı yarimden ayrıldım. (Syf 36)
------------------------------------------------------------------------------------------------------------
Bakmazsa senin yüzüne
Çok görme elin kızına;
Dışarda serbest gezene
Hapiste yatan hor gelir. (Syf 37)
------------------------------------------------------------------------------------------------------------
Aşıklar sana ne yapsın?
Dudaklar nereni öpsün?
Sen bir acayip şarapsın,
Daha içmeden kandım hey!

Yadını düşürmez dilim,
Sana ulaşır her yolum;
Kirli, günahkar bir kulum,
Yüzüne bakıp yundum hey! (Syf 44)
------------------------------------------------------------------------------------------------------------
Bilmem sihir mi, büyü mü?
Çözülmez aşkın düğümü
Ben sende istediğimi
Buldum ağlayı ağlayı. (Syf 49)
------------------------------------------------------------------------------------------------------------
Gönlüm seninkine yardı,
Aynı şeyleri duyardı;
Ayaklarımız uyardı...
Ben gene sana vurgunum. (Syf 52)
------------------------------------------------------------------------------------------------------------
Kimbilir nasıl güzeldin,
Göklerden yere süzüldün...
Benim alnıma yazıldın
Dünyaya geldiğin zaman. (Syf 53)
------------------------------------------------------------------------------------------------------------
Yabancıyım bu gürültü dünyasına ben.
Etrafımın sözlerine aklım ermedi,
Etrafım da bana asla kulak vermedi.
Senelerden beri hala anlaşamadık,
Ben de kestim anlaşmaktan ümidi artık.

Bir dürbünün ters tarafı gibi bu dünya
En büyük şey, en asil şey küçülür burda.
Burda yalan para eden biricik iştir,
Burda her şey bir yapmacık, bir gösteriştir.
Kimi coşar din uğruna geberir, yalan!
Kimi gider vatan için can verir, yalan!
Bir filozof yetmiş eser yazar, yalandır;
Bir kahraman istibdadı ezer, yalandır.
Şairlerin büyük aşkı fani bir kızdır,
Bu dünyada herkes sinsi, herkes cılızdır.
Ne hakiki aşktan burda bir çakan vardır,
Ne de onu görse dönüp bir bakan vardır,
Her büyüklük cüzzam gibi dökülür burda,
En muazzam ölüm bile küçülür burda.

Benim kafam acayip bir dimağ taşıyor,
Her dakika insanlardan uzaklaşıyor.
Zaman zaman mağlup olsam bile etime,
İnsan olmak dokunuyor haysiyetime.
Büyük, temiz bir arkadaş arıyor ruhum,
İşte rüzgar, şimdi sana sığınıyorum!
Asaletin yeri yoktur gerçi hayatta,
En asil şey seni buldum mu kainatta,
Güneş gibi ne bin türlü ışığın vardır,
Ne de süse, gösterişe baktığın vardır.
Deniz gibi muamma yok derinliğinde,
Bir ferahlık, bir saflık var serinliğinde.
Bir dev gibi küçük, mızmız sesleri yersin,
Allah gibi görünmeden hüküm sürersin. (Syf 58-59)
------------------------------------------------------------------------------------------------------------
Sen benim sevgilimsin, sevsen de, sevmesen de,
Aradığım yerlere benzeyiş buldum sende. (Syf 62)
------------------------------------------------------------------------------------------------------------
Bu sükut çiğnenen bir muhabbetin yasıdır.
Bu sükut bir kömürün içerden yanmasıdır.
Bu sükut beynimdeki cinnetin potasıdır;
Görüp aldanmayınız sessizce durduğumu... (Syf 67)
------------------------------------------------------------------------------------------------------------
Meğer ben ne kadar boş şeylere ağlamışım;
Kalbim hakikat diye bir ihtimale tapmış.
Ne manasız şeylere meğer bel bağlamışım;
Meğer benim peşinde koştuklarım serapmış...

Kimsede bulamadım menfaatsiz bir yürek;
Kadınlar bana yalnız soğuk bir deri verdi.
Bir kardeş sevgisini uzattığım her erkek,
Çamurladıktan sonra kalbimi geri verdi...

Anladım insanlardan geldiğini kederin;
Uzak, herkesten uzak bir hayat süreceğim.
Benim bu inzivama taarruz edenlerin,
Yüzüne hakaretle, kinle tüküreceğim!.. (Syf 68)
------------------------------------------------------------------------------------------------------------
Bu çılgının senden başka muini var mı?
Gitme... Beni senden başka kimse anlar mı? (Syf 70)
------------------------------------------------------------------------------------------------------------
Maskesi çabuk düşer temiz olmayanların;
Nihayet içyüzünü görerek insanların,
Göğsüme küçük bir kuş gibi sokulacaksın... (Syf 72)
------------------------------------------------------------------------------------------------------------
Derler ki:
''Dünyada sevdasız yaşanmamış''
''Bir kalp gösterir misin bu ateşte yanmamış?''
''Aşk öyle bir şeydir ki kimini sevindirir,''
''Okşar, bahtiyar eder, gözyaşını dindirir...''
''Tabiatı tıpkı talih gibidir, yar olmaz kimine de''
''En samimi ateşle çırpınan bir sinede''

''Kıyametler koparır, fırtınalar yaratır,''
''Bazan bir demet güldür, bazan kanlı bir satır.''
''Lakin sevişmiyerek geçen ömür hederdir;''
''Dünyada aşık olmak herkese mukadderdir...''

Ben kulağımdaki bu sözlerin tesiriyle,
Ateşli gençliğimin en derin tesiriyle
Yuvamı bir kuş gibi süsledim, çiçekledim.
Haftalarca kendime bir sevgili bekledim...

Bu haftalar ay oldu, bu aylar sene oldu,
Fakat bilmiyorum bu kadınlara ne oldu?..
Kimsesiz günlerimde hiçbirisi gelmedi,
Bir bülbülün şen sesi odamda yükselmedi...

Ben de kendi kendime: ''Bekleme gönül!'' dedim...
''Bir kadının yoluna bakmak tenezzül!...'' dedim...
Zaten nazlanıyordu hangi kadına baksam,
''Aşka yuf olsun dedim eğer yalvaracaksam.'' 

Atmayı göze aldım hayatımı bir yasa.
Kırmadım gururumu önlerinde... Hülasa
Ne onlar bana geldi, ne ben onlara gittim
Sahipsiz bir mum gibi gençliğimi erittim...

Şimdi aşka bir heves duymuyorum kendimde...
En ateşli demimi böyle boş geçirdim de
Yine bir kadın için gururum baş eğmedi,
Dudaklarım bir kadın dudağına değmedi... (Syf 91-92)
------------------------------------------------------------------------------------------------------------
Hakikat, sanat, ilim masaldan ibarettir,
Aşk iki cins beyninde tutkaldan ibarettir. (Syf 96)
------------------------------------------------------------------------------------------------------------
Bilmezsiniz kalbimin ne türlü çarptığını!
İşte, benim ömrümün musikisi bu sestir...
Kızıl dudaklarınız birer ateş yığını
Benliğim de onlara aşık ateşperesttir!.. (Syf 115)
------------------------------------------------------------------------------------------------------------
Hayran olurum ondaki safiyyet-i kalbe
Ma'sum tebessümleri başdan başa candır (Syf 134)


7 Nisan 2013 Pazar

''Sevda Sözleri''nden kalanlar..


Kitap: Sevda Sözleri
Yazar: Cemal Süreya
Sayfa: 329  Baskı: 46
Yayınevi: Yapı Kredi Yayınları (YKY)

Sen asıl bunlara bak bunlar dudakların
Bunların konuşması olur öpülmesi olur (Syf 16)
------------------------------------------------------------------------------------------------------------
Seni bir kere öpsem ikinin hatırı kalıyordu
İki kere öpeyim desem üçün boynu bükük (Syf 17)
------------------------------------------------------------------------------------------------------------
Birden nasıl oluyor sen yüreğimi elliyorsun
Ama nasıl oluyor sen yüreğimi eller ellemez
Sevişmek bir kere daha yürürlüğe giriyor
Bütün kara parçalarında
                                         Afrika dahil
Aydınca düşünmeyi iyi biliyorsun eksik olma
Yatakta yatmayı bildiğin kadar
Sayın Tanrıya kalırsa seninle yatmak günah, daha neler
Boşunaymış gibi bunca uzaması saçlarının
Ben böyle canlı saç görmedim ömrümde
Her telinin içinde ayrı bir kalp çarpıyor
Bütün kara parçaları için
                                          Afrika dahil
Senin bir havan var beni asıl saran o
Onunla daha bir değere biniyor soluk almak
Sabahları acıktığı için haklı
Gününü kazanıp kurtardı diye güzel
Birçok çiçek adları gibi güzel
En tanınmış kırmızılarla açan
Bütün kara parçalarında
                                         Afrika dahil (Syf 38)
------------------------------------------------------------------------------------------------------------
Güzelsindir de oldukça, çocuksundur da (Syf 40)
------------------------------------------------------------------------------------------------------------
Yalnız aşkı vardır aşkı olanın
Ve kaybetmek daha güç bulamamaktan
Sen yüzüne sürgün olduğum kadın
Kardeşim olan gözlerini unutmadım
Çocuğum olan alnını sevgilim olan ağzını
Dostum olan ellerini unutmadım
Karım olan karnını ve önlerini
Orospum olan yanlarını ve arkalarını
İşte bütün bunlarını bunlarını bunlarını
Nasıl unuturum hiç unutmadım (Syf 48)
------------------------------------------------------------------------------------------------------------
Zaten böyle durumlarda ve aşkta
Taşınacak silah değildir gurur (Syf 65)
------------------------------------------------------------------------------------------------------------
Sevgili yabancı, bir ergenliktir aşk. Ne var ki mutluluğun kendisi değildir. Yine de en büyük kanıtıdır onun. İnsanın aslan kanıtıdır, güneş kanıtıdır aşk (Syf 88)
------------------------------------------------------------------------------------------------------------
iki şey: aşk ve şiir
mutsuzlukla beslenir biri
biri ona dönüşür (Syf 124)
------------------------------------------------------------------------------------------------------------
Yemek yemek üstüne ne düşünürsünüz bilmem
Ama kahvaltının mutlulukla bir ilgisi olmalı (Syf 133)
------------------------------------------------------------------------------------------------------------
Bir düelloda
Daha büyük bir şey vardır
Ve daha acıdır bu
Ölümden de ölüm korkusundan da

Bakarsın dün en güvendiğin kişi
Karşı tarafın şahidi olmuş
İşte acıdır bu da
Ölümden de korkusundan da

Daha da acısı vardır ama
O da sevdiğin kadının
Karşı tarafı ziyaret etmesidir
Bu bir nezaket ziyareti de olsa
Düello gerçekleşmemiş de olsa
Acıdır bu
Ondan da ondan da (Syf 138)
------------------------------------------------------------------------------------------------------------
Kim istemez mutlu olmayı
Mutsuzluğa da var mısın? (Syf 155)
------------------------------------------------------------------------------------------------------------
Daha nen olayım isterdin,
Onursuzunum senin! (Syf 160)
------------------------------------------------------------------------------------------------------------
Sen tavşan aralığı,
Sen ağzımın tadı,

Bir buluş gibisin! (Syf 164)
------------------------------------------------------------------------------------------------------------
Sen güneşin her anlık dergisi
Bin yıllık aboneyim sana (Syf 174)
------------------------------------------------------------------------------------------------------------
Sesinde ne var biliyor musun
Eski öpüşler var
        Banyonun buzlu camı
        Birkaç gün görünmedin
        Okul şarkıları var (Syf 202)
------------------------------------------------------------------------------------------------------------
Umut'un içinde mut varsa
Umutsuzluğun da içinde umut (Syf 207)
------------------------------------------------------------------------------------------------------------
Açıklanmayan tek şey aşk: En büyük sayrılık ve en büyük sağlık.
Günü tam olarak gelmemiş olarak bir yanını gizleyen duygu.
Denetçi anlamaz, tarihçi atlar, terzi bir araya getiremez, sanatçı elden kaçırır. (Syf 237)
------------------------------------------------------------------------------------------------------------
İki kalp arasında en kısa yol:
Birbirine uzanmış ve zaman zaman
Ancak parmak uçlarıyla değebilen
İki kol. (Syf 241-260)
------------------------------------------------------------------------------------------------------------
Her aşkta en az on kişi vardır
Bunlar en yakınlar ve tanıklardır. (Syf 267)
------------------------------------------------------------------------------------------------------------
Hayat kısa,
Kuşlar uçuyor. (Syf 293)
------------------------------------------------------------------------------------------------------------
Mutluluk,
Diyordu adama,
Her konuda
Tekrara düşecek kadar
Rahat olmak. (Syf 294)
------------------------------------------------------------------------------------------------------------
Aşkı anılar besliyor düşler kadar
Bu yüzden diyorum ki aşk eskidikçe aşktır
Sevgi eskidikçe sevgi. (Syf 308)
------------------------------------------------------------------------------------------------------------
Bir kez daha diyeyim: Özenle katlanmış bir mendil gibisin
Sil beni n'olur kırk yıllık kirim pasım gitsin (Syf 319)
------------------------------------------------------------------------------------------------------------
Kaç kez sana uzaktan baktım 5.45 vapurunda;
Hangi şarkıyı duysam, bizimçin söylenmiş sanki

Alışırım seni yalnız düşlerde okşamaya;
Bunun verdiği mutluluk da az değil ki (Syf 323)